Her sabah güne başlarken kendinize sorabilirsiniz. Bugün için kod adınız ne olacak? Atalet mi, yoksa Fırtına mı?
Tuğyan Yurtsever
Bir sabah eşimle kahvaltıda sohbet ederken birlikte planlayıp da bir türlü başlayamadığımız işlerin çokluğundan şikayet etti. “Nedense üzerimizde fena halde bir atalet var” dedi. Bir an düşündüm. Yapmam gereken işleri hızlıca aklımdan geçirdim. Eşim haklıydı. Yapılacak işler listemde aylardır gündemimde olup da bir türlü tamamlayamadığım bazı işler vardı.
Aslında bildiğim bir durum olmasına rağmen bu gerçeği tekrar idrak etmek sabah vakti içimi daralttı. Bir anda ağzımdan “Ben adımı değiştiriyorum”, çıkıverdi. Eşim şaşkın bir bakışla, “Peki ne koyacaksın?” diye sordu… Duraksamadan, “Atalet” dedim. Bu, kendime yaptığım bir iğnelemeydi. Eşim gülümsedi. “Belki de bekleyen işleri hızlıca tamamlarsın ve sana “Fırtına” deriz dedi. Bu kez ben gülümsedim. Günümüz böyle gülümsemeyle başladı.
Ofiste masama oturduğumda o gün yapmak istediğim işlere bir göz attım. Artık ataletten kurtulmalıydım. Hemen işe koyuldum. Tempolu bir şekilde pek çok işi tamamladım. Günlerdir beklettiğim işleri sonlandırmaya başlayınca motivasyonum arttı. İşe daha bir şevkle devam ettim. Günün sonu geldiğinde gerçekten çok verimli bir gün geçirdiğimi düşündüm.
Sabah kendime yaptığım iğnelemeyi hatırlayınca düşündüm ki bugün adımı “Atalet” olarak değiştirmek için uygun bir gün değildi. Tam tersine eğer isim değiştireceksem eşimin önerdiği “Fırtına” ismi sanki daha uygun gibiydi.
Bir eğitmen olarak yıllardır sıkça verdiğim eğitimlerden biri de “Zaman Yönetimi” dir. Zaman yönetimi kitaplarında mutlaka rastlayacağınız başlıklardan birisi kişinin bazı işleri ertelemesidir (procrastination).
Her sabah güne başlarken kendinize sorabilirsiniz. Bugün için kod adınız ne olacak? Atalet mi, yoksa fırtına mı?